12 Ekim 2011 Çarşamba

Al sana kupa Cimbom !!!


Maçı (dolayısıyla kupayı) zorla Galatasaray'a hediye ettiğimizden ötürü bu başlığı uygun gördüm. Bloga yazmaya geçen seneki şampiyonluklardan sonra ara vermiştim, ama bugün izlediğim maç öylesine sinirlendirdi ki, içimde birikenleri yazmazsam çatlayacaktım. Biraz sinirim geçsin diye dışarı çıkıp gezip dolaştıktan sonra, sakinleşince yazayım dedim ama, ayağımıza kadar kaç kere gelen maçı ezeli rakibine zorla verince, insanın sinirleri kolay kolay yatışamıyor ne yazık ki.

Önceliği Curtis Jerrels'a verelim. Yeni gelmiş bir sporcuyu 1-2 maçını izleyip hakkında kesin yargıya varmak hiç ama hiç tarzım olmasa da, Jerrels kesinlikle ama kesinlikle Fenerbahçe'nin ve Spahija'nın sisteminin oyuncusu değil. En başta söyleyeceğim, bir kere savunma diye birşeyden haberi yok. Jerrels'ın oyunda kaldığı dakikaların hemen hemen hepsinde rakip Galatasaray guard'ı tek dribbling ile kendisini rahatça geçti. Daha hücum başlar başlamaz sen adamını kaçırırsan, bir anda bütün savunmanın dengesinin de kaybolmasına neden olursun. Bir oyuncu ülkeye yeni geldiğinde adaptasyon sorunu çekebilir, o gün kötü gününde olabilir, takım arkadaşlarını tanımadığından ne yapacağını bilmez bi halde sahada dolaşabilir. Ama savunma yapmamak gibi bir lüksü hiçbir oyuncunun yoktur. Savunmada bütün düzeni yıkıp mahvettiği yetmiyor gibi, en kritik anlarda alan savunmasına karşı yaptığı kötü tercihler de (daha doğrusu hiçbir tercih yapamaması) takımı yıktı. Ukic'in sakatlıktan yeni çıkması nedeniyle bu kadar fazla süre aldı ama 22 dakika boyunca 5 top kaybı yapmak hakikaten büyük meziyet istiyor. Belki de ilk defa bir oyuncu için bu kadar erkenden karar veriyorum ama Jerrels kesinlikle Fenerbahçe'nin oyuncusu değil. Ukic'i yedekleyebilecek meziyetleri de asla yok. Amerika'da sokak basketbolunca iş yapıp yapamayacağından bile emin değilim. Üstüne üstük şutu da yok. Alan savunmasına karşı bomboş pozisyonda şut atmayacak adam Fenerbahçe'nin guardı olamaz. Erdal Koşan'ı fena halde hatırlattı. Yol yakınken ayrılmak en iyisi. Ukic'in dinlendirilmek !! için kenara geldiği dakikalarda eminim beğenmediğimiz Hakan Demirel bile daha az zarar verirdi.

Yenilginin ana nedeni kesinlikle Jerrels'ın performansı değildi. Jerrels yetmiyorsa onu en kritik yerde sahaya süren koçu sorgulamak gerekir. Sadece Jerrels tercihi de değil. Son periyot + 2 uzatma devresinde Oktay Mahmudi'nin pek de ahım şahım olmayan alan savunmasına karşı, elinde Ömer - Ukic - Bogdanovic - Emir gibi ortalamanın üstü şutörler olmasına rağmen çözüm üretemeyen Spahija eleştirinin en fazlasını bu gece hak ediyor. Bugünkü hamleleri ile Oktay Mahmudi ne kadar sevmesek de Spahija'yı devirmiştir.

Gününde olmayan Jerrels, Kaya gibi isimlerdeki ısrar bizi yakarken, Oktay Mahmudi Zaza Pachulia'dan, Cevher'den verim alamayacağını anlayınca ısrar etmeyip formda isimlerle devam etti. Spahija'nın bana göre en büyük hatası Ukic ve Bogdanovic'in liderliğinde 7 sayı farkı yakaladığımızda, maçın da bitimine 3.5 - 4 dakik avarken, bu 2 liyi son 1-2 dakikaya daha diri sokmak için dinlendirmek tercihi oldu. Galatasaray'ın direnci düşmek üzereydi. Bu 2 li Galatasaray'ın gardını düşürmek üzereyken, 1-2 dakika daha kalsa son yumruğu vurup maçı bize getirecekken, Spahija zaten maçın sonu gelmişken, maçın daha da sonunu düşündüğünden bu 2 liyi dinlendirmek için kenara aldı. Bu resmen maç sonunda maçın kafa kafaya geleceğini tahmin edip "maç sonunda bari bu adamlarım diri olsun" şeklinde düşünmektir. Bu 2 li 1-2 dakika daha oynasa yorgunluktan ölecek halde değillerdi. Yerine giren isimler öylesine hatalarla maçı hediye etti ki, bu "maç sonunda en iyi adamlarımı biraz diri tutayım" düşüncesi bizi mahvetti. 2-3 hücum daha oynayabilseydi bu 2 li, Galatasaray resmen nakavt olacaktı ama olmadı.

Oktay Mahmudi'nin alan savunmasına yukarıda "öyle ahım şahım bi alan savunması değildi" dedim. Gerçekten de değildi, çünkü o alan savunmasını zorlamak için 15-20 dakika boyunca maalesef Spahija hiç ama hiçbirşey üretemedi. Galatasaray da hayatının en rahat alan savunmasını yaptı. O dakikaya kadar hem Emir ile hem de Ukic ile özellikle Bogdanovic'i besleyerek çok doğru hücum ettik. Ama maalesef koç o momentumu bozdu. Alan savunmasına karşı tepede pas dağatabilen bir uzun ile hücum etmek gayet de mümkün ama bu kadar uzun süre kitlenip kalmak akıl alır gibi değil. İçeriye penetre edilen, pota altından oynanan her hücumda ya sayı geldi ya faul aldık. Artık faul düdüklerinin daha da kolay çalınmaya başladığını düşünürsek içeriyi zorlamamak saçmalıktan başka birşey değil.

Vidmar sakatlandı mı bilmiyorum ama Vidmarı o süre boyunca hiç tercih etmemek, yerine hantal kalan Oğuz ile, Efes - Galatasaray maçlarının her daim berbat oynayan oyuncusu Kaya Peker'i bu kadar uzun süre tercih etmek de ayrı bir hata. Savunmada Oğuz'un hantallığından ve Kaya'nın umursamazlığından birbirinin benzeri inanılmaz sayılar yedik. Mahmudi geçen seneki final serisinde kaldığı yerden devam eder gibiydi. Fenerbahçe'yi çok iyi tanıyor, nerde nasıl önlem alacağını çok iyi biliyor. Spahija'dan bir türlü karşı hamleler gelemedi bu maçta.

Maçın normal süresinin son 3 dakikasını normal oynasak, olumlu yazacak o kadar çok şey vardı ki ;

James Gist: Huzur içinde yatsın, Conrad Mc Rea'den sonra beni böylesine heyecanlandıran bir oyuncu gelmedi Fenerbahçe'ye. Her takımın sahip olmak isteyeceği, zor anlarda takımı ateşleyecek spektaküler smaçları yapacak, yukarıdan ribaundları çeken, Mc Rea'ye ek olarak şutu da olan atletik bir uzun. Daha ne isteyebilir bi insan. Tek birşey. Savunma. Gist'i komple bir oyuncu yapmaktan uzak bırakan şey şu an için savunmadaki umursamaz halleri ve gücünü hücuma saklamak istemesi. Galatasaray'ın 2 li oyunlardan bulduğu bir sürü sayıda James Gist'in savunmada uyuya kalması etken oldu. Pick&roll'larda geçen seneki play off finallerinde inanılmaz sayıda basit sayı yemiştik. Yeni sezonda da bunlara önlem alınmamış halde devam ediyoruz. Kör gözün parmağına şeklinde Oktay Mahmudi burayı inanılmaz şekilde işledi de işledi. Varsın James gist hücumda 3 lük atmasın ama savunmada direncini düşürmesin. Çok ihtiyaç var.

Şu andaki kadronun en büyük sıkıntılarından biri oyunu 2 yönlü uygulayabilecek oyuncuların eksikliği. Şöyleki, Vidmar savunmada var, hücumda topu tutmakta, boş pozisyonda topu smaçlamakta sıkıntı çekiyor. Kaya, sözüm ona savunmada - ribaundlarda var, hücumda 0 kere 0. Oğuz, savunmada ribaundlarda bugün iyi katkı verdi ama genel itibariyle savunmada çok hantal kalıyor. Andric üstünden şov yaptı oynadığı dakikalarda. James gist, hücumda harika, savunmada çok etkisiz. Bogdanovic, hücumda harika, ama savunmaya gelince " bi an önc bitse de hücuma geçsek" modunda.

Mirsad ve Tomas gibi oyunun her 2 yönünü de iyi oynayabilen oyuncuların eksikliği Fenerbahçe için çok ama çok büyük kayıp. Mirsad o yaşına rağmen hem savunmada hem de hücumda katkı vermeye devam ediyor. Tomas da ribaund - sayı - istatistik - top çalma, istatistik kağıdının her yerini doldurduğu gibi , savunmada görünmeyen katkı da yapıyor. Bugün sahadakilerden oyunu 2 yönlü oynayabilen Ömer - Emir ve biraz da hazır olmayan Ukic vardı. Ukic hazır değil, Ömer de hücumda kötü olmasa da her zamanki sayısal katkıyı yapamayınca (ki yaşı da ilerlediğinden artık o kaktıyı çok yapamayacak) tek yönlü oyuncuların dominasyonu nedeniyle aynı anda hem iyi savunma yapıp hem de iyi hücum edemedik. Halbukibu 2 si birbirlerini tetikleyen şeyler. Savunmayı iyi yapınca çoğu zaman iyi hücum da beraberinde gelir ama, bizim sahadaki doğru 5 i (hem hücum hem savunma yapabilen) bulmamız çok ama çok zorlaşıyor. Vidmar - Gist mesela birbirlerini dengeliyor. Ama Kaya Vidmar olunca hücumda pota altını kimse düşünmüyor. Oğuz - Gist oynarken de bizim pota altı yol geçen hanına dönüyor. Buna bir çare bulunması lazım. Tek çaresi de savunma yapmayı sevmeyen oyuncuların savunma yapmaya çalışması. Çünkü eldeki kadro derinliğinde hücumda sayı bulma alternatiflerimiz oldukça fazla (her ne kadar geçen seneki finallerden beri Mahmudi alan savunmasına adam akıllı bir hücum bile edemesek de).

Doğru 5 ile oynanan dönemde, doğru işlerin yapıldığı dönemde çok rahat sayılar bulup farkı açtık. Doğru 5 dediğin, savunmayı da hücumu da aynı direnç ve istekle yapabilecek 5 tir. Jerrels ile Oğuz aynı anda sahadayken ne oluyor ? Ender ya da Tutku sadece 1 dribbling ile Jerrels'ı geçiyor, show -up'a çıkan Oğuz show up a çıkana kadar ya da guarda çıkayım mı, adamımı bırakmayayım mı diye karar verip uygulayana kadar Andric sayıyı atmış ve potasına geri dönüş koşusunu yapıyor oluyor. Dolayısıyla bu 2 li sahadayken, guard savunma yapmıyor, yardıma gelecek adam da hantal iken, raki pota altından sizi mahvediyor.

Peki doğru işleri yapmak nedir ? Faullerin artık daha kolay çalındığı şu dönemde (tabiki daha öncesinde de) içeri penetre etmek her zaman yapılacak doğru iştir. Tamam rakibin alan savunması gibi bir silahı var ama, rakibin alan savunmasına yerleştiğini görür görmez yelkenleri suya indirip teslim bayrağını çekermiş gibi 3 lük çizgisinin 5 metre gerisinde enlemesine 1-2-3 numaraların yan pas yapması nedir. Tepeye çekeceksin iyi pas organizasyonu yapabilecek uzunu o pas dağıtımını yapacak. Ya da guard o boşluktan içeri penetre edicek ve ortaya çıkan bir sürü ihtimalden birini değerlendirecek.

Neden doğru hareket penetre etmek ?

Bi kere en basiti, penetre etmek rakip savunmayı zorlayan bir harekettir. Bir e birde rakibinizi geçtiğiniz anda ya yardım gelir ya faul alırsınız. Faulü alırsanız zaten canınıza minnet. Yardım gelirse de elinizdeki guardın kalitesine göre bir sürü sayı opsiyonu size açılır. Bizim oyuncularımız içeri penetre etmedikleri gibi, alan savunmasına karşı herkes olduğu yerde sabit çakılı vaziyette duruyor. Yahu 1 senedir şu alan savunması için bir hazırlık yapılmaz mı sayın hocam ?

Siz içeri penetre ettikçe, rakip yardıma oyuncu getirdikçe savunmanın dengesini bozacaksınız. Rakip savunmanın dengesi bozuldukça, siz de topu iyi çeviridkçe alın size bol bol sayı bulma opsiyonu. Tamam Bogdanovic iyi şutör ama dünyanın en iyi şutörü bile el üstünden zorlama şutları bi yere kadar sokabilir. 1 kere atar 2 kere atar. Daha sonrası mucizeye girer. Sen içeri penetre etme, rakip savunmayı zorlama, adamlar yorulmadan dipdiri kalarak savunma yapsın, o dirilik ile hücumda da kolayca sayılar bulsun.

Yahu geçen sene play off ları ve bu maçta bariz şekilde belli olan birşey var. Galatasaray savunmada alan savunması silahını çekiyor, bizimkiler "eyvah ne yapacağız şimdi" diye paniğe kapılıp saçmalıyorlar. Yahu elimizde Ömer - Ukiç - Bogdanovic - Emir gibi isimler varken alan savunmasına bu kadar panikler hale gelmeyi anlayamıyorum. Kaldı ki haid penetre etmiyor guard, faul çizgisine çekilecek bir uzun ile yine sayısız hücum opsiyonun var. Hele hele bir de elinde dip çizgiden zıplayıp tavana değecek kadar zıplayan Gist gibi bir 4 numaran varken bu alan savunmasına hücum edememeyi anlamıyorum.

2. bariz ve önlem alamadığımız şey de Galatasaray'ın 2 li oyunları. Basketbolda genellikle 1 numara ve uzunun birlikte oynadığı, en kolay sayı bulma yöntemi. Galatasaray için daha da kolay. Neden mi ? Galatasaray uzunları bir kere adam gibi perdeleme yapıyorlar. Perdeye gelen oyuncu vücudunu bizim guardı savunan oyuncuyu resmen perdeliyor. Öyle Oğuz ve Kaya gibi pikniğe gelir gibi lay lay lom gelip devrilmiyorlar. Bu 2 li oyuna karşı Galatasaray özellikle geçen sene Tutku ile bir sürü alternatif üretmişti bu sene de Tutku'ya bir de Ender eklendi. Yahu 2 guardın toplam 15 asist yapması ne demek, Tutku 8 Ender 7 asist yapmış. Lucas da 6. 3 kısa oyuncu 21 asist. Anlayın Fenerbahçe'nin 2li oyunları savunmadaki zaafiyetini. Neden savunamıyoruz. Çünkü perde geldi mi nasıl savunulacağının çalışması hala yapılmamış. Bizim uzun çıksam mı acaba diyene kadar çoktan sayı oluyor. Oğuz - Kaya hantallar. Gist de umursamayınca bu şekilde bi ton sayı yeniyor. Galatasaray 2 li oyunu sadece guard ve uzunla kısıtlı da tutmuyor. Yardım gelme vs durumuna göre, hücumu da hareketli oynadıklarından, guardlarının da asist yetenekleri üst düzey olduğundan boş adamı dışarıda da gerekirse buluyorlar. Schumpert'ın denediği 8 adet 3 lüğe bakın bakalım, kaç tanesi bu şekilde gerçekleşti.

İstatistik kağıdına bakınca çok net ezildiğimiz 2 yer var. 1 - Ribaundlar, 2 - asistler. Galatasaray'ın tamı tamına 31 asistine karşılık bizim takım halinde 21 asistimiz var (ki 21 aslında fena da bir rakam değildir) Anlayın Galatasaray'ın nasıl hareketli hücum ettiğini ve 2 li oyunlardan nasıl sayı bulduğunu. Galatasaray'ın 3 kısasının asist toplamı Fenerbahçe'nin genel asist toplamı. 21 asistimizin de yarısının (10 tanesi) Emir'den geldiğini varsayarsak, Fenerbahçe'nin bugünkü hücum varyasyonlarını varın siz düşünün.

Ribaundlara bakınca 45 e 34 orda da ezildiğimizi görüyoruz. Aslında istatistik kağıdında hem ribaund hem de asistlerde bu kadar ezilmişken maçın kafa kafaya oynanması ve elimizle resmen rakibe bizim tarafımızdan hediye edilmesi de oldukça enteresan. Bunun başlıca nedenlerinden 2 si Galatasaray'ın böyle bir maç için çok fazla diyebileceğimiz 27 top kaybı ve %61 ile faul atması. Serbest atış çizgisinden 14 tane serbest atış kaçırmış Galatasaray. Fark çok daha fazla olabilirdi Galatasaray bunları değerlendirseydi.

Bizim serbest atışlar da bir ilginç. 12 de 12 başlayıp, sonrasında 14 te 7 attık. Yani yarısını %100 ile, diğer yarısını da %50 ile attık diyebiliriz. Tabi en kritik bölümdeki son 14 serbest atışı %50 ile atmasak maç bizim de olabilirdi.

Galatasaray'ın 3 lüklerde %48 gibi çok üst yüzdeyle oynamasından şikayet edebiliriz ama unutulmamalı ki o 3 lüklerin çok büyük bir kısmı boş atışlardı. Neden ? Çünkü Galatasaray 2 li oyunlar ve penetreler ile, savunma yapmayı sevmeyen oyuncuların ağırlıklı olduğu zamanlarda Fenerbahçe savunmasını dağıtıp, hataya zorlayıp boş pozisyonları yakaladı. Basketbol neticede takım oyunu. İyi savunma yapacaksınız, sonrasında hücumda topu iyi dolaştırıp penetre edip sayıyı bulacaksınız. Takım halinde iyi savunma yapacak ir 5 i çok kısa süre sahada bulabildi Fenerbahçe. O sırada zaten o ritim ile momentumu yakalayıp hücumda fast breaklerle de değerlendirip kolay sayılar bulduk. Ama "bir an önce savunma bitsin de hücuma geçelim" mantığında oyuncuların ağırlıklı olduğu anlarda, sayıyı yediğin için hızlı hücum şansı bulamadığın gibi, topu dolaştırmayı ve penetre etmeyi de beceremeyince kitlenip durduk.

Her ne kadar olumsuz bir yazı olsa da daha net yorumlar yapmak için aslında erken. Ama bu sene rakip geçen seneden daha güçlü ve daha derin bir kadrosu var. Sadece Tutku yok, üstüne bir de Ender ve Lakovic gibi isimler var. Bu sene rakip sadece efes değil aynı zamanda Galatasaray. Bu sene saha avantajını ne yapıp edip elde tutmak şart. Saha avantajının kaptırılması sene sonu için bizi çok zorlar. Tomas - Mirsad'ın eksiklikleri tabiki çok hissediliyor ve bir bahane sayılabilir ama unutulmasın ki Tomas 3 ay yok, Mirsad da artık sonbaharının da sonbaharında. Yeni transfer edilecek Sefolosha da sadece Euroleague'de oynayacakmış. Dolayısıyla mevcut kadro içerisinden sorunlara çözüm bulmak şart.

Uzun lafın kısası, Jerrels'ı acil gönderip yerine yerli - yabancı farketmez, Ukic'i yedekleyebilecek bir guard almak şart. Jasikevicius'a bile razıyım. Hadi onu geçtim, Hakan Köseoğlu bile gayet daha yerinde bir tercih olur Jerrels'dan.

1 yorum:

  1. FB nin basketbol aklı jerrels ı alıyorsa ciddi olarak düşünmemiz lazım

    YanıtlaSil