17 Nisan 2011 Pazar

Herşeye rağmen ŞAMPİYON !!!


Ne söylenebilir, ne yazılabilir bilmiyorum. Bu şampiyonluk için hazırlanan ve bugün maç sonrasında üstlere geçirilen t-shirtlerde öylesine güzel verdiler ki mesajı, bize diyecek söz kalmıyor. Sene içerisinde bir takım bazı olumsuzluklar yaşayabilir, bunlar nelerdir ? Koç değişikliği, oyuncu sakatlanmaları, cezalı duruma düşmeler vs vs vs. Ama bizim başımıza gelen komplo uzun senelerdir akıllardan çıkmayacak cinstendi. Aslında bu iğrenç komplo olmasaydı, çok sıradan gelecek bu seneki Türkiye şampiyonluğu, bir sürü olumsuzluklara rağmen kazanılınca çok ama çok anlamlı oldu.

Bu kadro sene başında Avrupa şampiyonluğu için kurulmuştu. Gruplarda yapılan 10/10, aslında bu ihtimalin ne kadar yakın olduğunu gösteriyordu. Ama ortaya öyle bir iftira atıp önümüze taş koydular ki, hayatımzıda ilk defa bu kadar yakın olduğumuz Avrupa'nın 1 numaralı kupası avucumuzun içinden kaydı gitti. Bu arada ufak bir hatırlatma yapalım. Türk hakemlerden şikayet eden sevgili Galatasaraylılar, Avrupalı hakemlerin yönettiği 2 maçın 1. sinde 19 farkla, 2. sinde 22 farkla sizin sahanızda sizi yendik. Serinin 4. maçına da, bu seride aldıkları tek galibiyetin hakemi olan Murat Biricik başhakemdi. Hani Galatasaraylı bayanların hakemlerin müsadesi ile rugby maçı zannettikleri 2. maç.

Fenerbahçe taraftarı olmak çok zor iş. Buna ayrı bi yazıda değinmek lazım. Nisan ayının ortası ile başlayan hasat zamanında, Cuma akşamı erkek basket takımı Tofaş deplasmanında liderliğini koruma mücadelesi veriyordu. Aynı dakikalarda erkek voleybol takımı, sezon içerisinde antrenör değişikliği yaptıktan sonra, alt sıralardan giriştiği play off mücadelesinde Ziraat Bankasını eleme mücadelesi veriyordu ve yine aynı saat diliminde, Bayan basketbol takımımız şampiyonluk yolunda önemli bir adım atıyordu.

Cumartesi günü ise, her türlü engellemelere rağmen belki de şampiyonluğu getirecek maçı kazanmasını biliyorduk. Her kulvarda şampiyonluğa koşarken, bizim de ömrümüzden ömür gitmeye başladı yine. Bugünkü basketbol maçı da, yine kalan ömrümüzden birkaç ay götürmüştür diye tahmin ediyorum.

Hakem de hakem diye ağlayan bir karşı taraf varken aslında çok fazla teknik detaya girmek istemiyorum ama şuna değinmeden de edemeyeceğim. Böylesine bir final maçında bir takım 20 asist, diğeri de 10 asist yapıyorsa, hangi takımın daha fazla takım olabildiği ortadadır zaten. Bugün Fenerbahçe topun değerini çok daha fazla bilerek oynadı. Stresi yüksek maçı da kazanmasını bildi.

Sezon boyunca öylesine şeyler yaşadık ki ;

Taurasi - Penny olayı, Fenerbahçe'nin Avrupa şampiyonluğunu engellemek isteyenlerin ortaya çıkardığı bir skandaldı. Fenerbahçe'nin bu branşta daha da güçlenmesini, Avrupa'da kupa kaldırıp arayı kapatılamayacak biçimde açması kimleri rahatsız ederdi ? Bu arada bu olayın sorumluları hala görevlerinin başında oturuyorlar ya, ne desek boş.

Bunun üstüne 2 si yeni 3 tane yabancı oyuncu ile anlaştık sezon ortasında. Takıma uyumları vs derken bir de Angel ile koçun ırkçılık problemi çıkıverdi ortaya. Neyseki fazla büyütülmeden çözülebildi.

Bir sıkıntı da saha avantajındaydı. Sezonun ilk maçında takım Panküp Kayseri'ye yenilirken acaba bu saha avantajı kimsenin aklına gelmiş miydi ? İşte o mağlübiyet bizim saha dezavantajımıza neden olmuştu. Galatasaray seride evindeki her maçı kazansa şampiyon olacaktı ama bizim kızlarımız gittiler deplasmanda 12.000 kişinin önünde Galatasaray'a hiç unutamayacakları bir tokat vurdular.

Dertler bununla da sınırlı değildi. Sakatlığı nedeniyle play off'ta finale kadar oynayamayan bir Nevriye vardı. Final serisinde de yarı performans bile ortaya koyamadı belindeki sakatlık nedeniyle. Rakibin atletikliği ortadayken Nevriye sıçramakta bile zorlanıyordu.

Bütün bunlara son 2 maçta Esmeral'in de sakatlığı eklenince, olabilecek her türlü olumsuzluk bizim aleyhimize başgöstermeye başladı. Caferağa'da kaybedilecek bir maç bile, serinin Abdi İpekçi'ye taşınması demekti. Ki o ihtimalde o moral bozukluğunda bu seriyi kazanmamızın pek de imkanı yoktu.

Bugün bu zor şartlar altında tarihe altın harflerle kazınacak bir şampiyonluk kazandık. Herkese ve herşeye rağmen elde edildi bu şampiyonluk. Aslında sezonun ortasındaki doping skandalı olmasaydı şu anda Avrupa kupası şampiyonluğu için konuşuyor olacaktık ve finalde Galatasaray'ın esamesi bile okunmayacaktı ama bu iğrenç ve çirkin komploya kurban gittik. İnsan hakikaten üzülüyor.

Birsel bugün 44 dakika oynadı. Serinin tamamında da 40 dakikaya yakın oynadı hep. Hakikaten muhteşem bir performans. Ayakta alkışlamak lazım. Esmeral'in sakatlığı eklenince, onun oyun idaresi çok önemliydi. Bu yorgunlukta sadece 2 top kaybı yaptı.

Angel ve Horacova. Bu sezon en çok eleştirilen 2 isim oldular ama final serisinde ne kadar büyük oyuncu olduklarını gösterdiler. Angel sezon ortasında gelmesi nedeniyle takıma adaptasyonu, koçla yaşadığı problem vs çok sıkıntı yaşadık. Horacova da sezon başlarken Dünya Şampiyonasının MVP'si idi. Serinin son 2 maçında attığı 14-15 sayı, bugünkü 10/10 serbest atış performansı finali bize getirdi. Angel da takımın maçta tutunması açısından en önemli isimdi.

Senelerdir her finale damgasını vuran Nevriye bu sene sakatlık nedeniyle çok etkisiz kaldı ama onun yerine Matovic vardı. Uzun olarak elinden geleni yaptı. Bugün de Fowles'ı savunurken etkiliydi.

Bu seride bizi en çok zorlayacak şey rakibin atletikliği idi. Zira Fowles, Catchings, Augustus, Hodges ve Melissa Can !!! gibi atletik oyunculara karşı Sutton Brown'u saymazsak, tek Amerikalı Angel ile mücadele ettik. Bu sıkıntının sonucu olarak özellikle hücum ribaundlarında çok sıkıntı çeksek de biraz da Caferağa atmosferi iel şampiyonluğu kazanmasını bildik.

Benim için bayan basketboldaki şampiyonluk bu sene çok ama çok anlam kazanmıştı. Sezon ortasındaki doping olayı patlak vermese, alışılagelmiş bir Galatasaray serisi olarak nitelendirilecek maçlar, bir anda önem kazandı. Tüm engellemelere rağmen tokat gibi bir cevap geldi Fenerbahçeden. Kızlarımız bugün şöyle haykırdılar ;

FENERLE KİMSE BAŞA ÇIKAMAZ !!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder