25 Ocak 2011 Salı

Power Elec. Valenica maç önü ve ihtimaller


Euroleague'de Top 16 aşamasının 2. maçı olan Power Electronics Valencia mücadelesi, her açıdan çok ama çok ilginç bir mücadele olacak. Bu maçı ilginç kılacak nedenlerden birisi de, yukarıdaki resimde de gördüğümüz ve birçoğumuzun da bildiği gibi, başımızdaki coach Nevin Spahija'nın geçen sene Power Electronics Valencia koçu olması ve Valenica ile Eurocup'ı kazanması. Ki bu kupa Valencia'nin 1986 dan beri süregelen tarihindeki 2 uluslararası kupadan biridir.

Bir başka ilginç hikaye de Valencia'nın Top 16'ya kalışı. Geçen sene Spahija ile kazanılan Eurocup sonrasında kadronun önemli isimleri bir bir başka kulüplere gidiyor ve ufak bir dağılma süreci yaşıyorlar. Aslında buradan sonrasını Pesiç öncesi ve Pesiç sonrası diye ayırmak gayet mümkün. Spahija'nın ardından Manuel Hussein ile anlaşan Power Electronic Valencia İspanya ligine ve Euroleague'e feci bir giriş yapıyor. Euroleague'de 5 maçta alınabilen 1 galibiyet ve İspanya liginde 6 maçta elde edilen 1 galibiyet (bu da ilk haftada)- 5 mağlübiyetin ardından sepetlenen Manuel Hussein'in yerine Svetislav Pesiç getiriliyor. İşte ne oluyorsa bundan sonra oluyor. Valencia'daki Euroleague macerasına deplasmanda Panathinaikos zaferi ile başlayan Pesiç, bu maçla birlikte Avrupa arenasındaki 5 maçının 4 ünü kazanıp 4. sıradan son anda Top 16 biletini yakalıyor. Bu son andayı açmak gerekirse, normal sezonun 10. ve son haftasında evinde Union Olimpija ile oynarken, maçın bitimine 1.3 saniye kala Olimpija 76-75 öndeyken ve Olimpija oyuncusu Kenny Gregory 2 serbest atış atacakken ilkini kaçırıp, 2. yi de kaçırmak isterken sokması üzerine Valencia 1.3 saniye kala 2 sayı farkla gerideyken topu rakip sahadan oyuna sokma hakkı elde ediyor. Savanovic son saniye 3 lüğünü atıyor ve Valencia Top 16'da. Şuradan o anı görebilirsiniz. Top 16'daki ilk maçında da Zalgiris'i kendi evlerinde yeniyorlar. Ligde ise 7. haftayı bir maçlık emaneten Chechu Mulero yönetiminde mağlübiyet ile geçirdikten sonra 18 takımlı ligde 16. sıraya kadar düşen Valencia, Pesiç yönetiminde birden bire sihirli değnek değmişcesine 9 hafta üst üste kazanıp 4. lüğe kadar tırmanıyorlar.

Uzun lafın kısası Pesiç'in sihirliği değneği değdikten sonra istim üzerinde olan bir takım ile karşılaşacağız. Top 16'ya başlamadan önce kısa rotasyonuna Euroleague'den elenen Prokom'un oyuncusu JR Giddens'ı eklediler. Bunun haricinde kadrolarında geçen sene Malaga'da oynayan Omar Cook, BC Khimki'den transfer Javtokas, Savanovic, Nando De Colo, alt yapı'dan yetişen Victor Claver ve Rafa Martinez gibi isimler bulunuyor. Geçen seneki Eurocup'ı kazanan kadrodan önemli isimleri kaybetmiş, yerlerine birçok sayıda oyuncu getirmiş Valencia'da uyum sorunu Pesiç'in de gelmesiyle atlatılmış gibi gözüküyor.

Bu maç öncesinde istatistiklere bakmak biraz yanıltıcı olabilir. Zira yukarıda ısrarla belirttiğimiz gibi Pesiç öncesi ve sonrası olmak üzere çok farklı 2 takım var ortada. Ama normal şartlarda Fenerbahçe'nin bu form durumu - kadro genişliği - yedek guard sıkıntısının ortadan kalkıp avantaja dönüşmesi - taraftarının da pozitif anlamda etkisiyle Valencia'yı rahat bir şekilde Sinan Erdem'den 11-12 fark civarında uğurlaması gerekir. Ama burasının Euroleague arenası olduğunu hatırlatmaya fazlasıyla gerek var. Biz nasıl Olympiacos'u deplasmanda yenebildiysek, Valencia'da iyi gününe denk getirdiği takdirde bizi mağlüp edebilecek özelliklerde bir takım. Panathinaikos'u deplasmanda yendiklerini belirtmiştik, sonrasında Efes Pilsen ile yaptıkları maçta da özellikle 4. periyodda bir anda vitesi arttırıp Efes ne olduğunu anlamadan maçı koparmışlardı. Hussein ile evlerinde yenildikleri Armani Jeans Milano'yu deplasmanda 15 sayı fark ile devirdiler. Dolayısıyla ben 11-12 sayı fark beklesem de, taraftarın kesinlikle böyle rahat bir beklenti içinde olmaması gereken bir takım. Siz bana bakmayın...

Hafta ortasında bazı taraftar oluşumlarının tribün faaliyetlerini re - aktive etmesinin de etkisi ile maçtaki taraftar sayısının ve aktivitesinin bol olacağını, maç öncesinde güzel bir görsel şovun da olacağını buradan belirtelim, siz de biraz merak edin. Taraftar demişken, Euroleague organizasyonu, takımların genelde kendi evinde borularının öttüğü bir organizasyon olması nedeniyle taraftarın etkisinin çok ama çok önemli olduğu bir organizasyon. Kaan Kural'ın da hep bahsettiği gibi, genelde ev sahibi takımlar favori olsun ya da olmasınlar, maça taraftarın da desteğini alıp, rakibi şöyle bir sarsıp maçın başında 6-0 , 8-0 lık seriler ile başlıyorlar. Bizim de bu şekilde başlamamızda fayda var. Zira 2. periyodun ortalarına doğru farkı çift hanelere taşıyabilirsek, bu disiplinli oyun ile daha sonrasında Valencia'nın buradan maçı çevirebileceğini düşünmüyorum. Ama her ne kadar erken havaya girmiş olsam da bu bir Euroleague mücadelesidir, hiç ama hiç belli olmaz diye bir daha ekleyelim.

Gelelim ihtimallere. Açıkçası Top 16 kuraları çekilmeden önce final 4 hakkındaki görüşlerim henüz o seviye için erken olduğu ve daha 1-2 fırın ekmek yenmesi gerektiği yönündeydi. Zira son 20 senede Avrupa'nın 1 numaralı kupasında final 4 mücadelesi veren ekiplere baktığımızda 2-3 senelik yatırımla, biraz para harcayarak oraya gökten inen çok da takımın olmadığını görüyoruz. Bu bir kültür işi aslında. Bu sebeple bizim için biraz erken olduğunu düşünüyordum. Bir de ne yalan söyleyeyim, grubu Oly'nin önünde lider bitirmeyi aklımın köşesinden bile geçirmiyordum, maksimum bir 2. lik, ardından diğer grubun çaprazında grup 1. sine kaptırılan saha avantajı ile final 8'de eleniriz diye düşünüyordum. Ama bu Olympiakos maçı herşeyi değiştirdi. Deplasmanda kazanılan bir adet Olympiakos maçı ne demek biliyor musunuz ? Final 4 için her şeyin elimizde olması demek. Şöyle açıklayalım. Sahamızdaki her maçı kazandığımız anda çok büyük mucizeler olmazsa final 4 dayız.

3 iç saha maçı, 3 galibiyet. Oly'i deplasmanda yenen takım burada Oly - Valencia - Zalgiris'i yendiği takride diğer maçlarını kaybetse bile 4-2 yaparak grup lideri olacak. (tabi burada Valencia - Zalgiris gibi takımların Oly'nin üstüne çıkamayacağını varsayıyorum ki Oly'nin bu grupta ilk 2 ye gireceğini varsaymak çok da büyük bir varsayım değil) Grup 1. liği demek diğer gruptan gelecek (muhtemelen Real Madrid ya da Siena) ile 2 li eşleşmede yani final 8'de ev sahibi avantajını kazanmak demek. Burada da 3 iç saha maçını kazandığımız takdirde (seri artık kural değişikliği ile 5 maç üzeirnden oynanmaya başlıyor) al sana final 4.

Uzun lafın kısası Fenerbahçe kalan maçlarından içeride oynayacağı 6 euroleague maçını kazandığı takdirde final 4'da. Dile getirmekten çekindiğim, daha erken diye düşündüğüm final 4 işte bu kadar yakın bize. Herşey elimizde. Taraftar salonu bir kez daha doldurur, doğru şekilde hakemleri etki altına alıp, takıma iyi destek olursa artık final 4 için önde ciddi bir engel yok. Aslında yolun çok önemli bir kısmını geçen hafta Oly'i deplasmanda yenerek aldık. Bu galibiyetin anlamlanması için, daha doğrusu anlamını yitirmemesi için kesinlikle Perşembe günü bir iç saha galibiyeti şart. 2 li averaja dikkat edecek şekilde kazanırsak hele çok daha iyi olur.

Başlıkta ihtimaller dedik ama benim aklımda geçen haftaki Olympiacos galibiyetinden itibaren tek bir ihtimal var. O da bütün iç saha maçlarımızı kazanıp Mayıs ayında Barcelona'daki final 4'a uzanmak. Daha şimdiden uçak biletleri için havayolları tarifeleri didik didik edilmeye başlandı. Biletlerden 125 euro olan kısımlar kanımca final 4 a kalacak ekiplerin belirlenmesini bekliyor. Gerçi final 4 a kaldıktan sonra bilet hadisesi bir şekilde atlatılır, ne yapıp edilip oraya gidilir.

Bu sene erkek basketbolda herşey rüya gibi gidiyor, bir tek milli takım kampında Engin'in ve çok iyi giden bir Vidmar'ın ciddi sakatlanmaları oldu. Ki Engin'in sakatlığını yanlış anlaşılmazsa hayıra bile yorabiliriz, zira o sakatlanmasaydı ve Greer de bu kadar kötü performans sergilemeseydi Saras gibi bir yıldızı hiç düşünmeyecektik bile. Her işte bir hayır vardır diyelim Engin'in de ufaktan antremanlara başladığını söyleyelim. Zico döneminde futbolda takım Avrupa'da dolu dizgin Moskovadaki şampiyonlar ligi finaline giderken, "Allah'ım bitmesin, bitmesin bu rüya sonunda Moskova olsun, n'olur uyandırma" diyorduk, şimdi aynısını "Barcelona" koyarak diyoruz.

Perşembe günü salonda o müthiş atmosferi yaşayabilecek şanslı kitle ile görüşmek üzere. Evlerinden takip etmek durumunda kalanlar için de Murat Kosova ile bol coşmalar dileyelim.

2 yorum:

  1. Levin, ellerine saglik yine harika bir yazi olmus,

    Gecen gun Kaan Kural'i dinlerken, Pesic'in takiminin inanilmaz agresif/hatta ic sahada bolca faullu oyanayan bir takim oldugunu duymustum.

    Umarim bu sertlik bizim takimi sindirmez,

    Ama kesinlikle bu macin en guzel yonu taraftarin geri donmus olmasi,

    Bitmesin bu ruya:)

    YanıtlaSil
  2. Levin,

    Oldukca guzel olmus, eline saglik. :)

    YanıtlaSil