27 Ocak 2011 Perşembe

"Bir Mahmut Hoca, Bir de Trabzonspor"

Eskiler bilir. Meşhur Fenerbahçeli Hababam Sınıfı'nın meşhur mottosu. Yalan da değil aslına bakarsanız.

Hababam Sınıfı topluca maça kaçar, ancak maç Trabzonspor'laysa dönüş sıkıntılı olurdu. Gerçeklerle örtüşmeyen bir durum da değil aslında. Kritik dönemlerde ya biz, ya da Trabzon bizim canımızı yakmıştır hep. Geçen yılın son haftasında yaşanan facia malum, oraya hiç girmemek lazımgelir şimdi.

Büyük maça 3 gün kala kulüplere baktığımızda, Trabzonspor'un Fenerbahçe'yi ne denli ciddiye aldığını görüyoruz; Beşiktaş maçına yedeklerle çıkıp asları dinlendirdi Şenol Hoca.

Fenerbahçe'ye gelirsek, 2010-2011 sezonunun şampiyonluk maçı olduğunu söyleyebilirim. Daha doğrusu, bizim açımızdan böyle bu durum. Yenilirsek lütfen gerçekçi olalım, şampiyonluk hesapları falan yapmayalım. Hele hele, maçın ardından "Matematiksel olarak" zırvasına hiç girmeyelim.

Durumun ehemmiyetinin farkında olan neyse ki yalnızca ben değilim. Kulüp içerisinde de güzel bir konsantrasyon gözüküyor. Futbolcuların maça konsantre oldukları biliniyor,kimse çıkıp konuşmuyor, ortalık sessiz sakin. Yönetimin futbolcularına "prim" iddiaları var ama bu kısmı bizi pek ilgilendirmiyor tabi. Taraftar olarak ise tribün gruplarının geri dönüşünü artı bir hareket olarak hanemize yazabiliriz diye düşünüyorum. Fenerbahçe Ülker-Valencia karşılaşmasında, bir zamanların "Maç kazandıran" taraftarı, Trabzon maçının provasını yapacak. Yönetim de teşekkür etmiş zaten, "İyi para kazandırdınız bize, sağolun varolun" demişler.

Fenerbahçe adına özetle, yerinde bir motivasyon, ayağa top ve topa fazlaca sahip olma ile, hızlı bir oyunun aksine kontrollü bir oyunla topu ayakta tutararak rakibe pozisyon vermeme ile maçın koparılabileceğini düşünüyorum. Böyle bir maçta kendi oyunumuzu oynamak yerine rakibe göre bir taktik geliştirmek gerekiyor çünkü rakibin yaş ortalaması düşük,motivasyonları yüksek,dahası LİDER'ler. Üstüne bir de 30 yıla yakın hasret var şampiyonluğa ve şampiyon olmanın önemli bir adımını Kadıköy'de atmaları gerekiyor. O nedenledir ki, topun bizde kalması lazım; top sendeyse gol yemezsin çünkü. Farka falan da gerek yok, Rıdvan Dilmen'in deyişiyle "Yarım-sıfır olsun bizim olsun".

İlk yazımda kimseyi sıkmak istemem; laf olsun torba dolsun diye yazmak hiç istemem. Levin Susar ve bu satırları okurken çok uzaklarda bulunan Çınar Şahin'e bana burada yer verdikleri için teşekkürlerimi sunayım. Umarım ileriye doğru güzel katkılar sağlayabilirim.

Ve umuyorum, Trabzon maçından sonra Hababam'ın şu meşhur diyaloğu gelmez aklımıza :

1 yorum:

  1. Necati,

    Valla hosgeldin, harika bir yaziyla da giris yapmissin,

    Hele video'ya bayildim, ellerine saglik

    Dun Aykut Hoca'nin da belirttigi gibi, mutlaka oncelikle kaybetmemeyi hedefleyerek maca cikmaliyiz, cunku eminim ki daha Trabzon'un cok kaybi olacak,

    Sevgilar,

    YanıtlaSil