5 Şubat 2011 Cumartesi

Favori mi? Hadi canım sen de...


Geçen hafta Trabzonspor'a karşı alınan, adıyla takımıyla taraftarıyla güzel bir galibiyetin ardından medya her zamanki ulvi misyonu olan "şişirme"yi yapmaktan geri kalmazken, maalesef camiamız da hemen bu toz pembe tablonun ihtişamına kaptırıyor kendini.

Trabzon maçının miladımız olmasını ben de çok isterim ancak bu Fenerbahçe'ye hangimiz gözü kapalı güvenebiliyor? Bunun da ötesinde, şampiyonluğu yutmuş, midesinde hazmetmeye başlamış iken başkasına kaptıran, hem de 2 kez kaptıran bir takımın türevlerine güvenebiliyor musunuz?


Trabzon maçı güzeldi evet. Baskılı ve istekli bir oyun, rakibin 1 adamına 3 kişi ile pres. Bunlar güzel şeyler ancak futbolcu milletine maalesef güvenemiyorum. Çünkü maçı "kafada kazanma" olgusuna yürekten inanan biriyim ve "maça göre motivasyon" olgusu güvenmeme seçimimin en büyük destekçisi.

Keşke ben haksız olsam da Fenerbahçe başladığı ve tutturmaya çalıştığı istikrarlı grafiği sürdürse, hayat bayram olsa.

Ancak gerçekler böyle değil. Haftanın 3 günü futbolculara baklava yedirmekle olmuyor.

Yazımın mottosu rehavettir. Aman ha. Madem şampiyonlukta gözünüz var, şu durumda odak noktası rehavetten kaçınmanın yolları olmalıdır.

Manisa'ya sağlam bir taraftar kitlesi gidiyor. Takımdaki bu havayı pozitif sonuçlara dökebilmek için taraftar, şu ekonomik krizin ince ince cebimize akrep soktuğu günlerde elinden gelenin fazlasını yapmaya çalışıyor. Sevgili file bekçimiz Volkan Demirel, havuzlu jakuzili evinde otururken "Takımı yenildiğinde protesto etmesinler, sussunlar" diyor ama, takımına destek verebilmek için 65tl bilete ödeyip yollara dökülen, Türkiye'nin dört bir yanından Manisa'ya akan o değerli taraftarlarla aynı yollardan geçtiği günleri çabuk unutmuşa benziyor. Ben de ona şunu söylüyorum, "Sadece sus lütfen, daha fazla antipatikleşme; emektar taraftarınla bu şekilde konuşma! Dahası, insanların içine su serpen şu ufaktan güzel havayı bozmamak için her zamankinden daha çok çalışın!"

Bakın Bursa'nın hocasına, "Favori bence de Fenerbahçe ve Trabzon'dur" diyor. Gerçi bu tarz söylemleri yiyen var mıdır hala bilmiyorum ancak en azından kendisinin bir şeylerin farkında olduğunu görebiliyoruz kazandıkları maçın ardından bile.

Az daha unutuyordum; fotoğrafı da Aykut Kocaman'a ithaf ediyorum. Kendisi beni Şenol Hoca ile girdiği polemikle olumsuz bir şekilde şaşırtsa da, hiç olmazsa Fergie gibi poz verip şaşırtmasın bir kez daha, diliyorum.

Bilica'yı da tekrar tekrar kınıyorum. Bu adamın hala takımdan yollanmamasını da mantığıma açıklayamıyorum. Tıpkı Beşiktaş maçında kazmaya çalıştığı çukurun hemen ardından neden yollanmadığını açıklayamadığım gibi.

Daha güzel şeyler yazabilmek isterdim ancak huyum kurusun, bardağın boş tarafı daha çok gözüme çarpıyor bir kaç yıldır.

Selametle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder