10 Şubat 2011 Perşembe

Nereden çıktı bu Türkiye kupası


Açıkçası kupada kazandığımız Banvit maçını doğru düzgün izleyemedim, baştan söyleyeyim. Maçı sports tv'nin veriyor olmasına ek olarak, Tbl'nin sitesindeki yayının da çok iç açıcı olmaması nedeniyle kupa maçı hakkında sağlıklı yorum yapamayacağım. Zaten değinmek istediğim de Banvit maçının analizinden çok, zaten yoğun olan tempomuzda araya sıkışan Türkiye kupasının kazanılmasının önemli olup olmadığı ?


Maça çok kısa değinecek olursak, istatistikleri baz alarak ilk bakışta söyleyebileceklerimiz, 3 lük yüzdemizin alışılmışın altında olduğu (%26), buna karşılık da Euroleague'deki son 2 maçı korkutan serbest atışlarında tekrardan form yakalamamız (%81). Oğuz'un 17 sayı 7 ribaund ve maç getiren bloğuna, Saras 11 sayı ile katkıda bulunmuş. Roko Ukic'şn 8, Barış Ermiş'in de 11 asisti önemli rakamlar. Ligdeki son maçta da Barış Ermiş oldukça sıkıntı yaratmıştı. Ligde 2 kere rahat yenmemize rağmen Banvit şu anda en ciddi 2-3 rakipten birisi bizim için. Kupa kuraları çekilip finale giden muhtemel yolu görünce (Banvit - Galatasaray - Efes) açıkçası nereden çıktı şimdi bu kupa dedim. Euroleague'de grup liderliği bu kadar yakınken, ligde her takım Fenerbahçe'yi devirip sükse yapmak istiyorken, üstüne bir de Türkiye kupasında bu kadar yıpratacak bir fikstürü de çektikten sonra, bu kupaya gereğinden fazla değer vermek bizim diğer hedeflerimizde bocalamamıza neden olur mu ?

Şimdi her ne kadar Türkiye kupası gereksiz desek de, yarınki rakip ligde 2 mağlübiyetimizden birini aldığımız, bu sezon bize diş geçirebilmeyi başardıkları ender spor branşlarından biri olması ile oldukça havaya giren Galatasaray. Türkiye kupasını önemsemeyelim desek de, rakip Galatasaray olunca, Galatasaray maçını önemsememek diye birşey maalesef söz konusu olamayacak. Yıpratıcı Banvit maçından sonra, tahminim o dur ki, bu Galatasaray maçı da hem mental hem de fiziksel olarak oldukça zorlayacak. Bir de bu sene kupanın statüyü biraz daha değiştirip 4 güne yaydılar. Çarşamba çeyrek final oynayanlar 1 gün ekstra dinlenmeye hak kazandılar. İlginç bir not da, yarın salonda 4 büyük takımın taraftararı aynı anda yer alacak. Futbola senelerdir damga varan bu 4 takım yarın parkede kozlarını paylaşacak. Fenerbahçe - Galatasaray - Beşiktaş - Trabzon.

Galatasaray maçına şöyle bir kısaca bakacak olursak, ilk maçta bizi yenmelerinde en büyük pay sonradan oyuna giren Tutku Açık idi. O sıralar Ukic'in yedeğinin Greer olduğunu, Saras'ın daha gelmediğini de hatırlatalım. Maça iyi başlamamıza rağmen yedek guardların devreye girdiği dakikalarda Galatasaray sürekli oyuna dengeyi getirmeyi başarmıştı. Bu sefer yedek guardımız Saras. Galatasaray da boş durmadı, Rochestie'yi yollayıp Jerry Johson'u getirdi. Oldukça hızlı ama dağınık - savurgan - 2 yüzü keskin bir bıçak gibi Jerry. Kadroları 1 e 1 kıyasladığımızda oldukça üstünüz. Özellikle pota altında çok daha üstünüz. Oğuz'un bugünkü performansı bu açıdan önemliydi. Aynısını yarın da yapıp Ermal'i erken faul problemine sokarsak bizim için iyi olur.

Tabi yarınki karşılaşmada benim için oyuncu performanslarından ve koç performanslarından öte en önemlisi hakem performansları. Ligin ilk yarısındaki maçta taraftarın da baskısında kalarak özellikle faullerde bir türlü standartı tutturamamışlardı. Galatasaray'ın yaptığı dönem dönem sert savunmanın da ötesine geçip resmen adam dövmeye dönmüştü. Bu faul standartını tutturamamanın yanına bir de koça çalınacak teknik faullerin standartını tutturamayınca maç bir anda dönmüştü. Yarınki maçta Kayseri'deki salonda benzer bir atmosfer olmayacağından hakemlerin bu sefer standartı daha rahat tutturacağını düşünüyorum. Umarım rakip koç Oktay Mahmudi de Fenerbahçe maçlarında takındığı Fatih Terim tarzını bırakır da, basketbolun ön plana çıktığı bir maç izleyebiliriz.

Yazının başında sorduğumuz gibi, diğer 2 hedefe koşar adım giderken, özellikle de Euroleague'de çok ciddi bir avantaj yakalamışken, bizi bu avantajı kullanamayacak hale getirip yıpratacak kadar önemli mi bu Türkiye kupası ? Kimileri için Fenerbahçe yarıştığı her kulvarda en tepeye oynamalıdır. Kazanabildiği her kupayı kazanmalıdır. Doğrudur, biz de müzemizde çokça kupa görmek isteriz. Ama 4 günde 3 maç yaptıktan sonra 16 Aralık Perşembe günü çok kritik bir Zalgiris maçına çıkacağımızı da hatırlatalım. Benim için Euroleague'de top 16 grubunu lider bitirerek Top 8'de alınacak saha avantajı ve bununla birlikte gelecek final 4, her sene kazanabileceğimiz Türkiye kupasından oldukaç değerlidir. Euroleague'de hem muhteşem bir sezon geçiriyoruz, hem çok avantajlıyız, hem de diğer gruptan gelecek Mc Caleb'siz Siena'yı ya da Efes'in deplasmanda az kalsın yeneceği Real Madrid'i elemek çok zor değil bizim için. Böyle bir durumu bir daha ne zaman yakalarız bilemiyorum. 2-3 senelik yatırımlar ile Euroleague'de final 4 yapmak pek olası bir iş değil. Biz bu fırsatı yakalamışken abuk subuk bir Türkiye kupasının yorgunluğu ile bu fırsatı elden kaçırmak hiç istemem.

Maxim - Erbil ve Kerem'in bugünkü maçta süre alıp en azından kısaları biraz dinlendirmesini tercih ederdim ama maç sürekli kafa kafaya gidince Kerem de Maxim de süre alamadı (Erbil zaten kadroda yoktu) Şimdi yarınki maç Galatasaray maçı. Zaten Efes Pilsen de bir sürpriz ile Beşiktaş'a elendiği ve finalde karşımıza çıkamayacağı için, artık ne var ne yok top tüfek kupaya mecburen asılacaz. Galatasaray ile oynanan her maç önemli. Hele ilk maçta bizi yenmeleirnden sonra bu maçın önemi bizim açımızdan daha da fazla. Zaten sonrasında ertesi gün kupayı almak için Beşiktaş - Trabzon galibini yenmek yetecek.

Kupada 4 günde 3 maç oynadıktan sonra, 3 haftada 3 euroleague maçı 3 de lig maçı oynayacağız. Umarım hepsini kazasız belasız en önemlisi de sakatlıksız atlatırız. Kupayı kaybedersek belki az da olsa üzülürüm ama, zaten Engin - Vidmar sakatlığı ile sıkıntı çektiğimiz kadroda bir oyuncumuzun daha sakatlığını kaldıramayız. Bizim için uzun vadede etkisi çok yaralayıcı olur.

Evde D-Smart olmadığı ve TBL'nin yayınının da iğrenç ötesi olması nedeniyle maçı D-Smart'lı bir köftecide ya da bar tarzı bir yerde izleyeyim diyorum ama, en son sene başında Cumhurbaşkanlığı kupası finali için evin altındaki köfteciye gittiğimde "abi biz basket maçlarını vermiyoruz" cevabıyla karşılaşmıştım. Yahu dükkan zaten boş, sana müşteri gelmiş, kimse rahatsız olmayacak, Power Türk'teki Serdar Ortaç klibi döneceğine basketbol maçını açsan ne olacak desem de adamı ikna edemedik. Dolayısıyla ülkede basketbola bu kadarcık değer veriliyorken maçı takip etmek biraz zor olacak ama bir yolunu bulacaz elbet.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder